Tarafından   16 Kasım 2014
0

Ben İzmir`de üniversitede okuyan, kızlarla arası her zaman iyi olmuş bir gencim. Herşey bundan iki sene önce iki arkadaşımla yazla ilgili planlar yaparken başladı. Hersene üçümüz Bodrum`a gider bir hafta gönlümüzce eğlenirdik. Fatih ve Hakan o sene değişiklik yapıp Marmaris`e gidelim dediler. Bense bildiğimiz ve sevdiğimiz Bodrum`dan yanaydım.Sonunda beni ikna ettiler ve okul tatil olur olmaz ailelerimizden izin alıp Marmaris`e giden ilk otobüse bindik. sabahın ilk saatlerinde çarşıyı geziyorduk. İlk önce ucuz bir pansiyon ayarladık ve çantalarımızı oraya bıraktıktan sonra yemek için tekrar çarşıya indik. Birçok işyerinin camında ingilizce ve almanca bilen eleman arandığını okuyunca şaşırdık. Çünkü sezon başlamıştı ve hala elemana ihtiyaç vardı.Yemek yerken yazboyu çalışmak ve birazda eğlenmek için buralara başvurmaya karar verdik. İlk girdiğimiz dükkan halıcıydı. Önce bize iki dilde de sorular sordu. Ben de sadece Fatih`in bu işle ilgilendiğini benimse niyetimin barmenlik olduğunu söyledim. Fatih 500$+satıştan primle ogün işe başladı ve 2,5 ay burada çalıştı. Hakan ise benzer şartlarda bir kuyumcuya girdi. Bu kuyumcunun tanıdığı bir otel sahibi ise beni işe aldı.O ilk gün oteli ve personeli tanımakla geçti. otel 3 yıldızlı olduğu için çok fazla çalışanı yoktu. Onlar da güleryüzlü, temiz ve sıcak insanlardı. Hepsi Marmaris`e yakın köylerden gelmişlerdi çalışmak için. Müşteriler çoğunlukla İngiltere, İsveç ve Finlandiya`dandı.Otelin sahibesi 40 yaşlarında ve mühendislik mezunu bir bayandı. Tek sorunu terasta bulunan barın dil bilen elemen olmadığı için verimli çalışmamasıydı. İşe başladığımda 50-60 $ olan gecelik bar hasılatını 300$`a çıkarırsam %10 pay alacaktım. Maaş ise almayacaktım. Çok kısa sürede hesap yapıp OK dedim ve işe başladım. İlk sabah garsonlardan biri hasta olduğu için kendi isteğimle yardıma indim. sabah olmasına rağmen hava çok sıcaktı. Saat 8 `e doğru müşteriler kahvaltıya gelmeye başladılar. Gözlerime inanamıyordum. Turistlerin %80 i bayandı ve hiçbiri sütyen takmıyordu, üstlerinde çoğunun rahat atlet veya T-Shirtler vardı ve herşeyleri meydandaydı. İlk fırsatta garsonlardan birini yakalayıp herzaman böyle olup olmadığını sordum.Bunun birşey olmadığını kahvaltıdan sonra havuza birçoğunun altsız girdiklerini söyledi. O an Marmaris`e gelmenin ne kadar doğru bir karar olduğunu düşünerek kahvaltının bitmesini beklemeye başladım. Servislerin kaldırılmasına yardım ettikten sonra teras bara çıktım ve barın eksiklerini belirledim. Öncelikle iyi bir müzik seti, masalar için kandiller, renkli ışıklar gibi gerekli şeyleri listeleyip otel sahibesinin yanına gittim.Havuzdaki kızları bile unutmuştum…Kaça mal olur diye sorduğunda enfazla 1700 $ dedim. Biraz para kazandır sonra alırız dedi. Fakat ben müşteriyi barda oturtmanım tek yolunun kaliteli müzik ve farklı içki seçenekleri olduğuna ikna edince beraber çarşıya çıktık ve istediklerimin hepsini aldırdım. Hemen bara çıkıp, hazırlıklara başladım. İlk gece çok güzel olmalıydı. Tüm odalara broşürler bıraktım. otel müşterileri başka barlara gittikleri için onları tekrar kazanmalıydım. O gün böyle yoğun bir tempoda geçtiği için havuzdaki kızları bile unutmuştum, herşey dört dörtlük olmalıydı. İzmir`den getirdiğim ve çoğunluğu Türkiye`de hala olmayan Cd`lerimi de önceden ayarladım. Akşam yemeğinden sonra ilk müşterilerim gelmeye başladı. Grup olanlar masalara, yanlız gelenler ise bara oturmayı tercih ediyorlardı. İstisnasız her gelen bira istiyordu ve bira satarak para kazanmam imkansızdı. Çalan müzikleri nereden alabileceğini soranlar mı, gece yarısı denize girmeyi teklif edenler mi, üçüncü biradan sonra Orgasm yada Sex On The Beach isteyenler mi ararsınız.Ben de kime ne cevap vereceğimi şaşırdım. Biraz önce Fatih ve Hakan`la konuşup onları da bara çağırmıştım. Gece yarısını biraz geçe onlar da geldiler ve ortamı görünce şaşırdılar. O gün otel sahibesinin anne ve babası da Marmaris`e gelmişlerdi ve akşam yemeğinden sonra bara çıkacaklarını söylemişlerdi, oysa saat yarım olmasına rağmen ortalıkta görünmüyorlardı.Garsonlardan birini yollayıp davet ettim. 5 dakika sonra ailece geldiler ama boş masa olmadığı için fazla durmadılar. Meltem hanım hasılatı sorduğunda resmen gözlerinin içi güldü. Çünkü o ana kadar kasada 1100 $ para vardı ve bu onun 1 aylık kazancı demekti.Tanışmak istediğimi ve içkileri…Fatih ve Hakan`ı barda oturan 2 ingiliz fıstığı ile tanıştırdıktan sonra hemen samimi olduklarını ve masalardan biri boşalınca daha rahat oturmak için yer değiştirdiklerini gördüm. Benimse o kadar fazla alternatifim vardı ki ilk geceden, onları düşünmüyordum bile. Hepsi çok güzel kızlardı ama bir tanesi vardı ki bütün gece ona baktıkça hayallar kurdum. Masada orta yaşlı bir bayanla oturduğu için gidip tanışmaya fırsat bulamadım. Her içki isteyişinde yüzündeki o ifadeyi görmenizi isterdim. Sonunda iki Baileys` hazırladım ve kendi ellerimle onlara götürdüm. Onlarsa gülümseyerek bir yanlışlık olduğunu içkileri onların sipariş etmediğni söylediler. Ben de içkilerin benim ikramım olduğunu yeni başladığım için otel müşterileriyle tanışmak istediğimi ve içkileri kabul etmelerini rica ettim. Annesi olduğunu öğrendiğim bayan tüm müşterilere bunu yapıp yapmadığımı sordu, gülümseyerek “tabii ki hayır”dedim. Annesi o kadar kibardı ki masaya oturmam için ısrar etti. İsmi Helen`di ve duldu. Kocası iş kazasında ölmüştü. kızı ise 22 yaşındaydı onun adı da Gabriel`di ve bence İsveç`te yaşayan en güzel tıp öğrencisiydi.Bana Türkiye hakkında sorular sordular. İsveç`i anlattılar. Yarım saat nasıl geçti bilmiyorum. Helen uykusunun geldiğini söyledi ve iyi geceler deyip hesabı ödedi ve kalktı, Gabriel biraz daha kalmak istediğini söyledi annesine.Bu arada saat de 02.30 olmuştu ve müşteriler yavaş yavaş kalkıyorlardı. Ben Gabriel`e biraz beklemesini hesapları kapatıp hemen masaya döneceğimi belirten bir işaret yaptım ve masasına bir Archers yolladım. Bu arada barda sadece Fatih`lerin masası ve ikimiz kalmıştık. Onları da masamıza davet ettim ve tanıştırdım. Bir saate yakın beraber muhabbet ettikten sonra tuvalete gitmek için kalktım arkamdan bizimkiler de geldiler. kızlarla tanıştırdığım için çok mutlulardı çünkü kızlar geceye odada devam etmek istemişlerdi ve isterlerse bizim de katılabileceğimizi söylemişlerdi.Bense Gabriel`le sıcak bir ilişkinin başlamakta olduğunu ve böyle bir davetle herşeyin ilk geceden bitebileceğinin farkındaydım. Birçok kızla beraber olduğum ve hiçbirine duygusal birşeyler hissetmediğim halde ilk defa bir kıza aşık oluyordum ve bunu ona belli etmekten korkuyordum. Çünkü kısa bir zaman sonra tatilleri bitecek ve okuluna dönecekti.Masaya döndüğümüzde dördü izin isteyip kalktılar. Nihayet başbaşa kalmıştık. Gözlerinin içine bakıyordum o da benimkinin. Hislerimi açıklamak istiyordum ama konuşamıyordum. O kadar güzeldi ki insan ancak rüyasında bu kadar güzelini görebilirdi. “Ben kimseye aşık olmam” derken çoktan olmuştum bile. kızla konuştukça onu tanıdıkça daha çok tutuluyordum, sonunda inanılmaz şey oldu ve “senden çok hoşlanıyorum”dedim.Dünyalar güzelinin karşımda olduğunu gördüm…”Kızma ama 2-3 saatte birisinden nasıl hoşlanabilirsin”diye sordu. Ben de onun tanıdığım diğer tüm kızlardan farklı olduğunu ve bugüne kadar hiçbir kıza bunu söylemediğimi anlattım. 2 gün sonra İsveç`e döneceklerini söylediğinde beynimden vurulmuşa döndüm ve nerdeyse ilk defa bir kızın yanında ağlayacaktım. Bunu hissetmiş olmalı ki ellerimi avucunun içine aldı ve “üzülme, bir gabriel gider bir gabriel gelir”dedi.Daha fazla acı çekmemek için kalkalım dedim ve odasının kapısına kadar geçirdim. İçeriden ses ve ışık gelmiyordu, annesi yatmış olmalıydı. İyi geceler dedim ayrılırken. Hiçbirşey söylemedi boynuma sarıldı. “Keşke” dedi “İsveç`e gelebilsen”. Sessizce kapıyı açtı ve içeri girdi. Terasın yanında tek kişilik bir oda vermişti Meltem hanım yaz boyu kalmam için. Çok acı çekerek kapısına geldim odanın.Ertesi gün otelden ayrılmayı bile düşünüyordum artık. Odaya girer girmez duş aldım ve yorgunluktan yatağın üstünde sızıp kaldım. Aradan ne kadar geçti bilmiyorum, kapının hafifçe çalındığını duydum, hemen kalkıp açtığımda dünyalar güzelinin karşımda durduğunu gördüm. Üzerinde kısacık bir şort ve penye bir bluz vardı. İçeriye aldım, kalbim çıkacaktı yerinden.”Uyuyamadım” dedi. “Birkaç gün sonra gideceğim ve bu yüzden sana olan hislerimi gizledim, yatağıma yatınca yüzün hiç gözümün önünden gitmedi, sanırım ben de sana aşık oldum”dedi. Ne söyleyeceğimi şaşırdım sadece sıkı sıkı sarıldım. 2 gün sonra gideceğini biliyordum ama artık o da bana duygularını belli etmişti. İncitmek istemiyordum ama bir kere öpmek için herşeyimi de verirdim.”Yatağına oturabilir miyim” dedi ve sessizce terliklerini çıkarıp yatağa oturdu. Elimden tuttu ve başımı dizlerinin üstüne koydu. Saçlarımı okşamaya başladı. O kadar sevecendi ki o an ölsem kesin cennete giderdim.6 yıldır annesiyle Marmaris`e geldiklerini ve her gelişlerinde birçok insandan hertürlü teklifler aldığı için kimseye güvenmediğini o yüzden bana da temkinli yaklaştığını söyledi.İsveç`te üniversiteye başlamadan önce lisede platonik bir aşkının olduğunu onu da en yakın kız arkadaşıyla beraber olduğu için terk ettiğini ve o günden beri kimsenin hayatına giremediğini amacının okulunu bitirip çok başarılı bir doktor olmak olduğunu söyledi.O bunları anlatırken başım bacak arasında olduğu için aldığım kadınlığının kokusu sertleşmem ve bu sertliği sürdürmem için yetiyor da artıyordu bile. Anlattıklarına bakılırsa bu kadar güzel olmasına rağmen hala bakireydi ve bu onun için önemliydi.Kadınlığı tam diz kapağımın…Ağzıma sadece birkaç santim uzakta olan kadınlığını düşünmekten anlattıklarını dinlemiyordum bile. Beyaz şortunun içine ne giydiğini, kadınlığının traşlı mı yoksa kıllı mı olduğunu düşünüyordum. Nedense, içinde tanga olduğunu ve pürüzsüz ve traşlı bir kadınlığa sahip olduğunu düşünüyordum. “Hayatına çok kız girdi mi “diye sordu. Ben de “evet “dedim. İsveçte okul arkadaşlarından bazıları Türk`müş ve onlar Türkiye`de seksin çok az yaşandığını, toplumumuzda yasak olduğunu söylemişler, bu yüzden çok şaşırdı.”Benden gerçekten çok hoşlandığını anladım”dedi kulağıma eğilerek. “Nasıl?”dedim. “Yarım saattir orda yatıyorsun ve en ufak bir girişimde bulunmadın”. “Kendimi o kadar sıkıyorum ki korkarım yarın beni tedavi etmen gerekebilir” dedim. Gülümsedi.”İstersen şimdi de tedavi ederim” dedi ve benim yatışımı bozmadan ayağa kalktı. Odaya geldiğinde elindeki poşette getirdiği bir şişe Baileys`i açtı ve bir kadehe doldurdu. Masanın üzerine bıraktı ve yatakta doğrulmam için yardımcı oldu. Bu sırada yatağın kenarında diz çökmüş bekliyordu. Ayaklarımı yere basar basmaz bacaklarını aralayarak bir dizimin üstüne oturdu. kadınlığı tam diz kapağımın 10-15 cm.üzerine geliyordu. Sıcaklığı an be an artıyordu ve dudakları tam dudaklarıma değmek üzereyken cep telefonum çaldı. Yanlış bir aramaydı ve gecenin bu en güzel anını mahveden adama içimden çok saydırmıştım. Kapattıktan hemen sonra Gabriel`i yüzünden hafifçe tutup kendime doğru çektim. Kalbinin hızlandığını hissedebiliyordum ve karşı koyacağa benzemiyordu. Nemli dudaklarına ilk öpücüğü kondurdum ve herşey o andan itibaren değişti. İlk masum öpüşler yerini ihtirasa bıraktı, belki 20 dakika nefes almadan çılgınlar gibi öpüştük.Bu arada dizimin üstünde o kadar hızlı hareket ediyordu ki ileri geri birara dizlerimin aşırı sıcaklıktan tutuşacağını sandım. Dizime koyduğum anda elimi, kadınlığının altına alıp hareket etmeye devam etti. Avucumun içinde hareket ediyor ve bundan çok zevk alıyordu. Az sonra bunu şortsuzken yaparsa daha çok zevk alacağını söylediğimde bana acele etmememi söyledi ve eğilip şortumun üstünden benimkini öptü.Yavaşça yatağa yatırdım…Sanırım o bir saniye öteki tarafa gittim geldim, tüm organlarım içimden çıktı zannettim. Benden odadaki perdenin duvara tutturulduğu kumaş parçasını istedi ve gözlerimi bu bezle bağladı. Yavaş yavaş şortumu çıkardı ve zaten ıslak olan organımı daha ıslak bir şeye soktu. Bir iki dakika beklettikten sonra çıkardı ve dibinden başlayarak yalamaya başladı.”Hayatımda içtiğim en güzel Baileys”diyordu bir taraftan da. Kurudukça kadehe sokup ıslatıyor sonra tekrar ağzına alıyordu. Yarım saaten fazla aynı şeyi yaptı, en sonunda bir eliyle de aletimi gövdesinden tutup başını boğazının derinliklerine sokunca boşaldım ve bu onu şok etti. En samimi arkadaşının bu işi yıllardır sevgilisiyle yaptığını ve her defasında ona da mutlaka yapmalısın dediğini ve tahminlerinden de zevkli bir şey olduğunu söyledi ve tekrar yapmasını isteyip istemediğimi sordu.Ben de onun yapacağı herşeye razı olduğumu ama bu zevki ona da yaşatmak istediğimi söyledim. Bantı çıkarıp gözlerine taktım. Lütfen canımı yakma dedi. Yavaşça yatağa yatırdım ve üzerindeki penyeyi bir çırpıda çıkardım. Ancak filmlerde görebileceğiniz bir çift göğüs ilk defa okşanmak üzere karşımda duruyordu. Biraz önce beni delirtirken kullandığı içkiyi şimdi ben kullanıyordum.Göğüslerinden aşağıya beyaz şortuna doğru akıyordu sıcacık Irish Cream. Bir damlasını bile ziyan etmemek için hertarafını yalamaya başladım. Boynunda, göğüslerinde ve göbeğinde yalanacak içki kalmayıncaya kadar yaladım. Çıldırmak üzereydi. Şortunun üstünden yalamaya başlayacaktım durdum. kadınlığının kokusuna içki kokusu karışmıştı. Doyasıya kokladım.Önce dilimle şortunu yaladım, sonra ürkütmeden yanlarını. Her dil darbesi şortu biraz daha aralayıp bacaklarının birleştiği o gizemli mağaraya ulaşmak için bir fırsattı. Dişlerimle şortun kenarını iyice açtım ve dilim artık o muhteşem organa değiyordu. O an bantı çıkardığını farkettim ve şortu tekrar eski yerine getirip beni üzerine çekti. Benim üstümde ve altımda hiçbirşey yoktu. Aramızdaki tek şey ıslanmaktan küçücük kalmış beyaz şortuydu.Organımı şortun üstünden kadınlığına sürtüyor ve bundan müthiş zevk alıyordu. Dilimle önceden uyardığım klitorisi büyüdüğü için her git gelde orgazma daha çok yaklaşıyordu, Sonunda hayatımda hiç görmediğim derecede patladı kadınlığından bile sular akmaya başladı. Kendine gelmesi beş on dakika sürdü. Sesi titriyordu tek söyleyebildiği “İnanmıyorum”oldu. Dudaklarıma tekrar saldırdı ve bantı yerden alıp gözlerimi bağladı. Yatağa yatırdı ve bekle dedi.Sesinden anladığım kadarıyla şişeyi getirdiği poşetten birşey daha çıkarıyordu. Biraz sonra yatağa geldiğini ve “muz sever misin?” dediğini duydum.”hem de çok” dedim. Muzu zaten aşınmış olan şortunu hafifçe delip içine doğru sokmuştu anlaşılan ve benim ordan yememi istiyordu. Dışarıda kalan kısmı aceleyle yedim ve şortun iç kısmındaki kısma sıra geldiğinde yatağa o yattı.Bense muzu yemek üzere yerimi aldım.Her ısırışta muz biraz daha içine kayıyordu ve bu da onun hafif hafif çığlıklar atmasına sebep oluyordu.Son kalan parça muzu artık ısıramıyordum, canı yanabilirdi, bantı çıkarırsam daha rahat görürüm ve canın yanmaz dedim. Ayrıca kadınlığını henüz görmemiştim ve meraktan ölebilirdim. Tamam dedi. Kendi elleriyle açtı bantı ve aynı anda kafamı muzun olduğu o eşsiz mağaraya doğru bastırdı. Muzu parmaklarımla aldım ve onun ağzına soktum yarısını ısırdı, yarsını da ben yedim. İlk defa kadınlığı gözlerimin önündeydi ve tam tahmin ettiğim gibi sapsarı kılları daha yeni çıkmaya başlıyorlardı.Bütün gün yalasan asla doyamazdın. Ben de öyle yaptım zaten. Dilimin tüm hünerlerini kullanarak altımda çıldırttım sevgilimi. Bir anda saçlarımdan tutup dudaklarına götürdü dudaklarımı ve işte yine organlarımız altalta üstüsteydi. Ama bu defa bir farkla, beyaz şort yoktu aramızda. O birkaç dakikalık zamanda binlerce kez düşündüm. Klitorisine sürten penisimi birkaç santim aşağıya kaydırıp sevgilime gerçek zevki yaşatmayı. Ama hayır o dürüst davranmıştı. Ben de davranmalıydım. Belki de dünyadaki en güzel bakire şu an benim altımdaydı ve elleri kalçalarımı sıkısıkıya tutmuş kendine çekiyordu hızla. Bir kaza olsa bile benim suçum olmazdı nasıl olsa. Birden altımdan yana kaydı ve “Seni seviyorum”dedi.”Keşke benimle gelebilsen ve mutlu bir yuva kursak” Sonra “bunun olamayacağını ikimizde biliyoruz”dedi ve zevk sularımız yüzünden karanlıkta bile parlayan penisimi tekrar ağzına aldı. “Artık konuşmak yok”dedi. Benim canıma minnetti zaten konuşmamak. Gözlerime bağladığı bantı bu defa ağzıma bağladı ve dibine kadar ağzına almaya devam etti.Sonra baş kısmına son bir öpücük kondurarak ağzımın üstüne oturdu. Yine başımı döndürmüştü kadınlığı, bu defa zevk suları yüzüme damlıyordu, elimle hafifçe bantı araladım ve doyasıya yaladım onu. Daha öncE kimsenin değmediği kıvrımlara dilimle ulaştım, yine çıldırdı. Üzerime oturur pozisyon aldı ve sırılsıklam olan penisimi eliyle tutup yavaşça vajinasının dış dudaklarına değdirdi.Bantın üzerinden bir öpücük kondurdum…Herşey onun kontrolündeydi. Sürtmenin yetmediğini görünce tekrar başına bir öpücük kondurdu ve hafifçe üstüne oturmayı denedi, ilk başlarda çok kolay olan giriş 3-5 santim sonra zorlamaya başladı. Kontrol onda olduğu için nezaman acıdığını o daha iyi biliyordu. Sanırım her milimi hissederek ve canı acımadan kızlığına veda etmeye karar vermişti. Bense cennetin kapısındaydım ve içeri kabul edilmeye çok az kalmıştı.Yarısını içine aldığında yüzündeki gerilimli ifadenin artmasından ve penisime değen zarın aniden kaybolmasından cennete kabul edildiğimi anladım. Yüzümdeki ifadeden bunu o da anlamış olacak ki dudaklarıma bantın üzerinden bir öpücük kondurdu ve dibine kadar oturdu. Üzerimde birkaç kez aşağı yukarı haraket ettikten sonra aniden alta geçti, yine kalçalarımdan çekti. Ama bu defa her çekişinde organlarımızın kavuştuklarında çıkan ses odanın duvarlarında yankılanıyordu.Boşalacağımı anladığım anda içinden çıktım ve hemen ağzına alarak rahatlamamı sağladı. Beraber duşa gittiğimizde ikimizde de ömür boyu unutulmayacak kırmızı lekeler vardı. Önce ben onu yıkadım sonra o beni. Tekrar yatağa döndük. Köpek pozisyonunda yatakta yerini aldırdım ve altına yatarak önce yarım saat yaladım, zevk suları yatağı ıslatmaya başladığında ise arkasına geçip o daracık şeftaliye daha sertçe girmeye başladım.Belinin iki yanından da sıkıca tutmuştum ki hervuruşta daha çok dibine girsin ve zevk versin. İkimiz de zevkin kölesi olmuştuk ve daha fazla istiyorduk. Geleceğimi anladığımda penisimi vajinasından çıkardım ve yatağa yatırdığım sevgilimin yüzüne, göbeğine ve göğüslerine boşaldım. Banyoya bile gidecek halimiz kalmamıştı. Yarım saat mola verelim ve tekrar içime gir dediğinde sadece “tamam” diyebildim.Çırılçıplak uykuya dalmışız, sabah Meltem hanımın kapıyı çalmasıyla uyandık. Kapı kilitliydi ama anahtar onda pek tabiki olabilirdi. Kahvaltı saatinin geldiğini ve aşağıya yardım etmem gerektiğni söylüyordu. Sevgilim hemen giyindi ve odasına indi. Bu macera ertesi gece de yaşandı ve sonraki gün annesiyle İsveç`e döndüler. Ama herşey burda bitti diye üzülmeyin, çünkü 2 ayda bir ya o geliyor ya da ben oraya gidiyorum ve gelecek sene evleniyoruz.Gönderen: Yiğit

Bir cevap yazın